Türkiye'deki Yabancıların Tazminat Davaları 2025

Yurt dışında yaşamakta olan gurbetçi vatandaşlarımızın Türkiye’ye geldikleri esnada; trafik kazası geçirmelerine bağlı araçlarının hasara ve değer kaybına uğraması, yaralanmaları sonucu bedensel zarara uğramaları halinde, Türkiye’de hatalı estetik ya da cerrahi operasyon geçirmeleri halinde veya konakladıkları Otellerde fiziksel kazalar geçirmeleri halinde ve Türkiye'deki miras kalan malvarlıkları hakkında işlemleri için İzmir Tazminat Davaları Avukatı olarak verdiğimiz danışmanlık ve avukatlık hizmeti vasıtasıyla, uğradıkları bu zararlarını dava yoluyla talep ve tahsil etmeleri mümkündür.

Yabancı Plakalı Aracın Türkiye’de Kaza Sonucu Hasara Uğraması ve Değer Kaybı Tazminatı


Ülkemize yurt dışından çok sayıda tatil amaçlı ya da birçok başka nedenlerle binlerce yabancı uyruklu turist ve yurt dışında yaşamakta olan gurbetçi vatandaşlarımız gelmektedir. Gurbetçi vatandaşlarımızın, Türkiye’de trafik kazası geçirmeleri halinde; trafik kazasına bağlı olarak araçlarında oluşan maddi hasara ve araçta meydana gelen değer kaybına ilişkin tazminat ve dava haklarının bulunup bulunmadığı, yine trafik kazasına bağlı olarak varsa uğradıkları bedensel zarara, sakatlığa ilişkin maddi ve manevi zararları için Türkiye’de dava açıp açamayacakları, yurt dışında yerleşik olmalarına rağmen, Türkiye’de avukat aracılığıyla dava açıp, davanın takibini yurt dışından yapıp yapamayacakları, dava açtıkları takdirde yaşamakta oldukları ülke para birimine göre karşı taraftan tazminat talep edip edemeyecekleri; yurt dışında yaşamakta olan müvekkillerimizden ve hatta en sık olarak da Türkiye’yi sıkça ziyaret etmekte olan Almanya’da yaşamakta olan gurbetçi vatandaşlarımızca en çok sorulan sorulardandır. Yurt dışında yaşamakta olan birçok vatandaşımız İzmir Trafik Kazası Tazminat Avukatı olarak tarafımızca verilen danışmanlık ve avukatlık hizmeti vasıtasıyla Türkiye’de yaşamıyor olsalar dahi haklarına kavuşabilmektedirler.


Yurt Dışında Yaşayan Gurbetçi Vatandaşlarımız, Türkiye’de Geçirdikleri Trafik Kazalarından Kaynaklı Maddi ve Manevi Tazminat Talepleri için Türkiye’de Dava Açabilirler mi? Yurt dışında yaşamakta olan gurbetçi vatandaşlarımızın, Türkiye’ye geldikleri esnada trafik kazası geçirmeleri, araçlarının hasara uğraması ve ülkelerine dönmek durumunda kalmaları halinde, tarafımızın danışmanlık hizmeti ve avukatlık hizmeti vasıtasıyla uğradıkları bu zararlarını karşı taraftan ve sigorta şirketinden tahsil etmeleri mümkündür. 


Yurt dışında yaşamakta olan gurbetçi vatandaşlarımız, Türkiye’ye geldikleri esnada trafik kazası geçirirlerse kimlerden tazminat talep edebileceklerdir?


Yurt dışında yaşamakta olan gurbetçi vatandaşlarımız, Türkiye’ye geldikleri esnada trafik kazası geçirirlerse, araçlarının karıştığı kaza sebebiyle araçlarında meydana gelen maddi hasar ve araç değer kaybı ile bedensel zararlara dayalı uğradıkları maddi zararlarını dolayısıyla trafik kazası tazminat taleplerini; karşı tarafın araç sahibinden, sürücüsünden, zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketi’nden (trafik sigortası) ve varsa ihtiyari mali mesuliyet sigorta Şirketi’nden (kasko) talep edebileceklerdir. Bunun için dava öncesi öncelikle arabulucuya başvurarak arabulucu nezdinde karşı taraflara talepler iletilecek, süreç sonunda anlaşma sağlanamaması halinde dava yoluyla uğradığı zararı talep edebileceklerdir. Hatta öyle ki, yurt dışında yaşamaları nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararlar da kendi yaşamakta olduğu ülke para birimi cinsinden doğacağından, kendi yaşamakta oldukları ülke parası cinsinden tazminat talep edebileceklerdir.


Yabancı Plakalı Araçla Türkiye’de Kaza Sonucu Bedensel Hasar ve Tazminat Davası


Yurt dışında yaşamakta olan gurbetçi vatandaşlarımız, Türkiye’ye geldikleri esnada trafik kazası geçirip bedensel hasara uğrarlarsa, kazaya bağlı kendisinde yahut araçta bulunan yakınında meydana gelen bedensel zararlar nedeniyle yine dava yoluyla yaşamakta oldukları ülke parası cinsinden maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceklerdir. Türkiye’de açtıkları davada, mümkünse Türk Mahkemelerince yurt içinde sevkedilecekleri bir Hastahane’de muayenesi sonucu düzenlenen Raporun ya da Türkiye’ye gelmeleri mümkün değilse de yaşamakta oldukları ülkede yer alan yetkili bir Sağlık Kuruluşundan temin edilen Hastahane evraklarının, Mahkeme aracılığıyla ve Adli Tıp Kurumu’nca değerlendirilmesi sonucu maluliyet(sakatlık) durumu ve maluliyet oranı tespit edilecek, sonrasında da tespit edilen maluliyet(sakatlık) oranına göre yaşamakta olduğu ülke şartları değerlendirilerek maddi ve manevi tazminata hak kazanabilecektir. Yurt dışında yaşamakta olan gurbetçi vatandaşlarımız bu noktada, uğradıkları bedensel zararlara ilişkin maddi ve manevi tazminat taleplerini; karşı tarafın araç sahibinden, sürücüsünden, zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketi’nden (trafik sigortası) ve varsa ihtiyari mali mesuliyet sigorta Şirketi’nden (kasko) talep edebileceklerdir.


Yurt dışında yaşamakta olan gurbetçi vatandaşlarımız, Türkiye’ye geldikleri esnada trafik kazası geçirip Türkiye’de dava açarlarsa, yurt dışında yaşamakta olan tanıklarını yurt dışında dinletebilecekler midir?


Bunun yanında müvekkillerimizden en sık aldığımız sorulardan biri de; yurt dışında olayın ve dava konusunun tanıkları bulunduğu takdirde, bu yurt dışı tanıklarının yurt dışında dinletilip dinletilemeyeceği noktasındadır. Yurt dışında yaşamakta olan ve dava konusu olaya tanık olarak gösterilen kişilerin yurt dışında bulundukları ve yaşamakta oldukları yer Mahkemesi’nde dinlenmesi mümkündür. Bu şekilde yurt dışında yaşamakta olan dava konusu olaya tanıklık etmiş kişiler de Türkiye’de görülen davaya tanık olarak bildirilebilecekler ve davayı ispat için dinletilebileceklerdir.


Trafik kazası sonrası gerek aracınızın uğradığı maddi hasar ve değer kaybına yönelik zararların tazmini için gerekse trafik kazası sonucu meydana gelen bedensel hasar ve maluliyet (sakatlık) söz konusu ise bu sakatlık nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zarar tazminat taleplerinin hukuki yoldan takibi ve sürecin yürütülmesi konusunda tarafımıza ulaşabilirsiniz. Yurt dışı evraklarınızın Türk Mahkemelerine yeminli tercümanlarca çevrilmesi ve sunulması noktasında da İzmir Trafik Kazası Tazminat Avukatı olarak hukuk büromuzda çeviri konusunda uzman yeminli tercümanlar ile birlikte çalışmaktayız.


Yurt Dışında Yaşamakta Olan Gurbetçi Vatandaşlarımız, Türkiye’de Tatilde Oldukları Esnada Otelde Yaralanıp, Fiziksel Kaza Geçirdikleri Takdirde Uğradıkları Bedensel Zararlar için Türkiye’de Tazminat Davası Açabilecekler midir?


Yurt Dışında Yaşamakta Olan Gurbetçi Vatandaşlarımızın, tatil amaçlı olarak Türkiye’ye geldikleri esnada; konaklamakta oldukları otellerde almakta oldukları hizmetin kusurlu olması, otelin taraflar arasında anlaşma sağlanan sözleşme hükümlerine aykırı davranması ya da yasal düzenlemelere aykırı davranması nedeniyle zarara uğramaları halinde, gurbetçi vatandaşlarımızın uğramış oldukları maddi ve manevi zararlara ilişkin taleplerine ilişkin dava açıp açamayacakları ya da sürecin nasıl yürütülmesi gerektiği noktasında gurbetçi vatandaşlarımızdan birçok soru almaktayız.


Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre (6502 sayılı yasa); konaklanmakta olan otelin konaklamakta olan tüketici konumundaki kişilere, tüm hizmetlerde sağlık koşullarına, yasayla belirlenen kalite ve standartlara uygun davranma yüküm ve sorumluluğu bulunmaktadır. Hizmet almakta olan tüketicide, otel hakkında verilen güven ve intibayı sarsacak ihmal ya da hatalar içinde bulunulursa ve tüketici bu ihmal ve hatalar nedeniyle maddi ya da bedensel olarak zarara uğrarsa, tüketici doğan zararlarına bağlı olarak dava yoluyla maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilecektir.


Yurt dışında yaşamakta olan gurbetçi vatandaşlarımız, internet üzerinden satın aldıkları paket tur sözleşmelerine bağlı, sözleşmeye uygun davranılmamasından kaynaklı zarara uğrayabilmektedirler. Yurt dışında yaşayan gurbetçi vatandaşlarımız, uğramış oldukları maddi ve manevi zararlarına ilişkin tazminat taleplerini; paket tur sözleşmesinin aracı şirketinden, konaklanacak otelden ve varsa otelin sigorta şirketinden talep etmesi mümkündür.


Bu noktada hem sözleşmeye aykırılık söz konusu olduğundan hem de haksız fiil hükümlerinin söz konusu olduğundan bahsedilebilecektir. Çünkü doğan zarar; bedensel bir zarar olabileceği gibi, hizmette kusura dayalı anlaşmanın ve sözleşme hükümlerinin şartlarının yerine getirilmemesine bağlı doğan maddi zarar da olabilecektir.


Sürecin hukuki yoldan takibi konusunda avukat tarafından titizlikle yürütülmesi önem taşımakta olup, bu konuda İzmir Tazminat Avukatı olarak tarafımıza ulaşabilirsiniz.


Haksız fiil nedeniyle oluşan zararlardan biri de, çalışma gücünün yitirilmesi ya da zayıflaması halidir. Bu noktada bir maluliyet(sakatlık) hali gündeme gelecektir. Çalışma gücünün zayıflaması; organ eksilmesi veya organ zayıflaması sonucunda beden gücünün azalması halidir. Bu durumda kişi iş hayatını sürdürebilir fakat daha fazla güç ve çaba harcaması söz konusu olmaktadır. Bu durumda kişi o an için maddi kazancında bir kayıp olmasa da sakatlığı ölçüsünde belli bir tazminat talep edebilecektir. Yüksek Mahkemece bu durum “güç kaybı-efor kaybı” olarak nitelendirilmektedir.


Bu noktada çalışma gücünde zayıflama olduğuna yönelik bir beyan ve bu doğrultuda tazminat talebi söz konusu ise; öncelikle maluliyetin(sakatlık) varlığı ve sakatlık oranının belirlenmesi gerekmektedir. Bu belirlemeyi Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi ya da Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerince oluşturulan uzman doktorlardan oluşan heyet tarafından ilgili yönetmelik hükümlerine göre yapılması gerekmektedir. Mahkemece bu şekilde tespit edilecek maluliyet(sakatlık) oranına dayalı olarak; paket tur anlaşmasındaki aracı şirketinden, konaklanacak otelden ve varsa otelin sigorta şirketinden maddi ve manevi tazminat talep edilebilecektir.


Yurt Dışında Yaşamakta Olan Gurbetçi Vatandaşlarımız, Türkiye’de Hatalı Estetik Ya Da Cerrahi Operasyon Geçirirlerse Uğradıkları Bedensel Zararlar için Türkiye’de Tazminat Davası Açabilecekler midir?


Türkiye’ye her yıl yurt dışından tatil amacıyla ya da çeşitli amaçlarla birçok turist gelmektedir. Türkiye, bu anlamda yurt dışında yaşamakta olan gurbetçi vatandaşlarımız açısından; estetik sektörü ve plastik cerrahi açısından ciddi oranlarla tercih edilen ülkeler arasında yer almaktadır. Estetik ve cerrahi operasyon açısından tercih edildiği gibi, ülkemiz aynı zamanda hasta vatandaşlarımızın şifa bulma amacıyla tedavi görmek için de oldukça tercih edilen bir ülke konumundadır.

Yurt dışında yaşayan gurbetçi vatandaşlarımızın, Türkiye’de maruz kaldıkları hatalı estetik ya da cerrahi operasyona dayalı oluşan zararlarına bağlı Türkiye’de dava açıp açamayacakları, Türkiye’de avukat aracılığıyla dava açıp bu davanın takibini yerleşik oldukları ülkeden yapıp yapamayacakları, doğan zararlarını yaşadıkları ülke para birimiyle talep edebilip edemeyecekleri, sıkça karşılaşmakta olduğumuz sorular arasında yer almaktadır. Uğranılan maddi ve manevi zarar tazminat taleplerinin hukuki yoldan takibi ve sürecin yürütülmesi konusunda tarafımıza ulaşabilirsiniz. Yurt dışı evraklarınızın Türk Mahkemelerine yeminli tercümanlarca çevrilmesi ve sunulması noktasında da İzmir Hatalı Estetik Tazminat Avukatı olarak avukatlık büromuzda çeviri konusunda uzman yeminli tercümanlar ile birlikte çalışmaktayız.

Bahsedilen şekilde bir durum söz konusu ise öncelikle sürecin karşı tarafça doğru yürütülüp yürütülmediği noktasında çeşitli değerlendirmeler yapılmalıdır. Örneğin; hizmet alacak hastanın estetik ve cerrahi operasyon yahut şifa amacıyla cerrahi ve tıbbi operasyon için ilgili hekime başvuruda bulunduğunda, hekim tarafından başvuruda bulunan hastanın tıbbi anlamda tanısı-teşhisi sonrası uygun bulunan tedavi yöntemini anlaması, algılaması, düşünmesi ve araştırması için süre verilmeli, süreç hekim tarafından kanuna uygun olarak yürütülmelidir. Hastaya imzalatılacak Hasta Onay Formları, uygulanacak tedavi öncesine ve sonrasına ilişkin tüm belge ve onam formları doğru şekilde düzenlenmeli, hastaya belgelerin imzalatılması noktasında makul bir süre verilmelidir. Ayrıca hastanın geçerli bir rızasının söz konusu olması gerekmektedir. Dolayısıyla operasyon ve tedavi uygulanacak hastanın ‘’neye rıza gösterdiğini bilmesi” çok büyük önem taşımaktadır. Hukuken geçerli bir rızadan bahsedilememesi durumunda hastanın yeterince aydınlatılmamış olmasından bahsedilecektir. Hastaya aydınlatma yapması gereken yükümlü kişi, hekimdir. Bu hekimin tedaviyi uygulayacak hekim olması gerekmektedir.


Hasta aydınlatma için talepte bulunmasa dahi tedaviyi uygulayacak hekim tarafından; muayene, tetkik ve tahliller sonucunda yapılan teşhis ve uygulanacak tedavi yöntemleri hakkında açık bir şekilde bilgi verilmesi gerekmektedir.


Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının Aydınlatılmış Onam başlıklı 26. Maddesi uyarınca; hekim tarafından; hastanın sağlık durumu, teşhis, uygulanacak tedavinin türü, tedavi sonrası başarı oranı, tedavinin ve ilaçların yan etkileri ve riskleri, tedavinin kabul edilmemesi durumunda ortaya çıkabilecek sonuçlar, diğer seçenek tedavi seçenekleri ve bunların barındırdığı riskler hakkında aydınlatmada bulunulur.


Yapılacak aydınlatma hastanın anlayabileceği bir uygunlukta olmalıdır. Bilgiler hastaya anlayabileceği şekilde verilmelidir. Hastanın dışında bilgilendirilmesi istenen kişileri hasta kendi rızası ile kendisi belirlemelidir. Hastadan alınan tedavi ve yapılacak işlemlere yönelik onay; baskı, tehdit, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alındıysa geçersiz sayılacaktır. 


Dolayısıyla hasta tedavi ve şifa bulma amacıyla başvuruda bulunduğu hekim tarafından, hizmetin kusurlu olması, sözleşme hükümlerine ve kanunda yer alan ölçüt ve standartlara aykırı davranması nedeniyle bedensel ve psikolojik zarara uğrarsa, buna bağlı gelişen tüm maddi ve manevi zarar taleplerini dava yoluyla karşı taraftan talep edebilecektir.


Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda (6502 sayılı yasa); hastalara (tüketicilere) verilen hizmetlerde sağlık koşullarına ve konusunda yasal düzenlemelerde yer alan standartlara uygun şekilde davranma yükümlülüğü bulunduğuna dair hükümler yer almaktadır.


Hekim dışında yine hastaneler de ticari kar yönü bulunsa dahi sağlık hizmeti vermektir. Bu durumda hastanın hastaneye "hasta" olarak kabul edilmesi ile birlikte hastane de artık bu hastanın almakta olduğu sağlık hizmetlerinden sorumlu olacaktır. Bu kabul hukuk dünyasında "hasta kabul sözleşmesi" olarak tanımlamaktadır. Hasta ile Hastane arasında da bir anlaşma bulunması nedeniyle, hatalı tedavi söz konusu ise; tedaviyi hatalı uygulayan hekim ve Hastanenin ortakça birlikte sorumluluğu gündeme gelecektir.


Bu noktada İzmir Tazminat Hukuku Avukatı ve Sağlık Hukuku Avukatı olarak alanında uzmanlaşmış hukuk büromuzca hukuki sürecinizin yürütülmesi için bize ulaşabilirsiniz.


Yurt Dışında Yaşamakta Olan Gurbetçi Vatandaşlarımızın, Türkiye’de Malvarlığı bulunan miras bırakanı vefat ederse, Türkiye’de bulunan malvarlığından faydalanabilmek için dava açabilecek midir?


Yurt Dışında Yaşamakta Olan Gurbetçi Vatandaşlarımızın, Türkiye’de malvarlığı bulunan miras bırakanı vefat ederse, yurt dışında yaşayan mirasçılar bu durumda Türkiye’deki malvarlığından hak elde edip edemeyecekleri, ya da hak elde etmek için nasıl bir süreç yürütmeleri gerektiği yine İzmir Miras Avukatı olarak sıkça almakta olduğumuz sorular arasında yer almaktadır.


Yurt dışında yaşamakta olan gurbetçi vatandaşlarımızın, miras bırakanının(murisinin) vefat etmesi durumunda, miras bırakanın Türkiye’de bulunan malvarlıklarına ilişkin işlemde bulunabilmeleri için, öncelikle Türk Mahkemelerince geçerli kabul edilecek bir mirasçılık belgesine(veraset ilamı) sahip olmaları gerekmektedir.


Eğer elinizde yurt dışı Mahkemelerinden temin edilmiş miras bırakanın mirasçılarını gösterir belge mevcut ise, Yüksek Mahkeme Yargıtay’ın konu hakkında kararlarına dayalı olarak ( 3. HD 2017/16996 E. ) yurt dışı mahkemelerinden alınan bu belgenin Türk Mahkemelerinde tanıtılması mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla vefat eden miras bırakanın; mirasçılarını ve mirasçıların miras paylarını gösterir bir veraset ilamını (mirasçılık belgesi) Türk Mahkemelerinde bir dava açarak temin etmeleri gerekecektir. Yurt dışından alınan mirasçılık belgesi de bu durumda, Türkiye Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılacak mirasçılık belgesine ilişkin davada delil olarak sunulabilecek, Türk Mahkemelerince düzenlenecek bir mirasçılık belgesiyle artık miras bırakanın miras kalan malvarlığı üzerinde her türlü işlemde bulunabileceklerdir.


Yurt Dışında Yaşamakta Olan Gurbetçi Vatandaşlarımız, Türkiye’ye geldikleri esnada Türkiye’den Yapmış Olduğu Ziynet Alışverişi Nedeniyle Mağduriyet Yaşaması halinde, Uğradıkları Maddi Zararlar için Türkiye’de Tazminat Davası Açabilecekler midir?


Türkiye, yurt dışında yaşayan gurbetçi vatandaşlarımız ve yabancı turistler açısından gerek tatil gerekse alışveriş açısından oldukça fazla tercih edilen bir ülke konumundadır. Yurt dışında yaşayan gurbetçi vatandaşlarımızın ya da yabancı turistlerin Türkiye’ye geldikleri esnada yaptıkları; takı, değerli eşya ve ziynet alışverişleri nedeniyle uğradıkları maddi zararlar için dava açma haklarının olup olmadığı, yurt dışına dönmek zorunda kalsalar da, Türkiye’de bir avukat vasıtasıyla dava açıp takibini yapıp yapamayacakları, zararlarını yaşadıkları ülke para cinsinden talep edip edemeyecekleri gurbetçi vatandaşlarımızdan en çok hukuki sorular ve sorunlar arasında yer almaktadır.


Çok sayıda yurt dışında yaşayan gurbetçi vatandaşlarımız ve yabancı turistler, tatil için ülkemizi tercih etmekte olup, ülkemiz her yıl belirli dönemlerde bu şekilde turist almaktadır. Bu kişiler, tatil ya da çeşitli sebeplerle yurt dışından ülkemize gelip ziyaret ettiği esnada, değerli ziynet eşyaları (künye, yüzük, , kolye ucu, pırlanta, kolye ucu) alışverişi yapabilmektedir. Bu şekilde yapılan alım-satım işlemi sonrası yurt dışından gelen kişilerin piyasayı inceleme yapma imkanı bulduğunda, satın alınan ürünler için ödenen tutarların, piyasa emsal değerine oranla oldukça yüksek ve aşkın olduğunu öğrendiği ve mağduriyet yaşadığı durumlarda ne şekilde hareket edebileceği noktasında tarafımızca gerek hukuki danışmanlık gerekse dava açılması ve süreci esnasında avukatlık hizmeti verilmektedir.


Türk Borçlar Kanunu 28. Maddesinde "gabin (aşırı yararlanma)" hali düzenlenmiş olup, ziynet eşyalar için satıcının belirlemiş olduğu satış bedelinin, ürünün piyasa emsal ve gerçek değerini aşacak şekilde satışının yapılması durumunda, müşteri bünyesinde zarar doğurması halinde gabin yani aşırı yararlanma durumu söz konusu olmaktadır.


Uygulamada genellikle bu tarz alım satım işlemlerinin taksitli bir şekilde yapıldığına şahit olmaktayız. Bu halde gabin yani aşırı yararlanma dışında taksitle satış sözleşmesi de söz konusu olacaktır. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 18. maddesinde tüketicinin 7 gün içinde bir gerekçe göstermeden ve üstelik herhangi bir cezai şart ödemeden taksitli satış sözleşmesinden vazgeçebileceği düzenleme altına alınmıştır. Dolayısıyla tüketici konumunda olan müşteri, taksitli satış sözleşmesi söz konusu olduğunda, aşırı yararlanma hali söz konusu olmasa da sözleşmeden vazgeçebilecektir.


Bu şekilde taksitli bir alım-satım sözleşmesinin tarafı olan müşteri, satış toplam tutarının ilk taksidini ödemiş olsa bile, ürünlerin teslimi için kararlaştırılan tarih de daha ileri bir tarih olduğundan, hem aşırı yararlanma hükümlerinden faydalanarak hem de taksitli satış sözleşmesinde vazgeçme hükümlerine dayanarak 7 gün içinde cayma hakkını kullanarak ödemiş olduğu tutarın iadesini isteyebilecektir.


Bu noktada hukuk büromuz, tazminat hukuku avukatı ve tüketici hukuku avukatı olarak alanında uzmanlaşan kadromuz ile birlikte süreci yürüterek müvekkillerimizin haklarına kavuşmasını sağlamaktadır.


Avukat Eda GÜNAYDIN

Günaydın Hukuk Bürosu



İzmir Avukat

İzmir Tazminat Avukatı

İzmir Sigorta Avukatı

Trafik Kazası Tazminat Avukatı

Araç Değer Kaybı Avukatı

İzmir Miras Avukatı

İzmir Hatalı Estetik Avukatı